Yeni Yeniden Diyet

Tarihe şöyle bir göz attığınızda, her dönemde insanların belirli konular üzerinde yoğunlaştığını göreceksiniz. Kimi dönemler felsefe ve sanat, kimi dönemler ise siyaset ile ilgilenmiş olan insanoğlunun son durağı ise vücudu oldu diyebiliriz. Özellikle 2000’li yıllardan sonra artan fiziksel güzellik kavramı, artık pek çok insanın üzerinde baskı haline gelmeye başladı. Herkesin güzel kabul ettiği kalkık burunlar, dolgu dudaklar, şekilli kalçalar için çabalayanların sayısı gün geçtikçe artıyor.

Bir diyetisyen olarak, gün içerisinde pek çok insanla kilo kontrolü hakkında iletişim kuruyorum ve gözlemlediğim kadarıyla, toplumda baskının yeni şekli: Kilo! Evet, yanlış duymadınız. Kendi değerini belirlerken bile kilo gibi değişken bir parametreyi ön plana alan birçok insanla karşılaşıyorum. Aslında gelinen bu noktaya çok şaşırmamak lazım, çünkü hangi dergiye veya gazeteye el atsak, zayıflama ile ilgili bir başlık görüyoruz; hangi kanalı çevirsek, uzman bile olmayan kişilerin beslenme tüyoları verdiğine tanık oluyoruz. Sosyal medya hesaplarına gelince, durum daha da kronikleşiyor. Diyet yapanların tabakları, spor yapanların popoları, fit annelerin şık spor kıyafetleri vb… Yani kısaca, nereye kafamızı çevirsek verilen mesaj: İnce, daha ince olmalısın!

Bu duruma bir uzman olarak neden bu kadar kafa yoruyorum derseniz, gün geçtikçe yeme bozukluğuna sahip danışan sayım artıyor. Defalarca diyet yapmış ama strese bağlı kilo alıp tekrar diyet yapmayı deneyen, artık onlarca diyet çeşidini denemekten metabolizması ve psikolojisi bozulan, kilosunu korumak adına spor bağımlısı olan ve hatta beden algısı değiştiği için anoreksiya nervosa veya bulimia nervosa gibi hastalıklara kapıyı aralayan kişilerle karşılaşıyorum. Tabii, sağlıklı beslenmeyi takıntı haline getiren, sayılı besini sadece çiğ olarak tüketen ve sağlıksız olduğunu düşündüğü için kendi yaptığı dışında hiçbir besini tüketmeyen bir grup daha var: Ortoreksiya Nervoza.

Genel tabloyu özetlediğimize göre, şimdi nedenlere ve çözüm sürecine gelelim!

Yemekle “normal ilişki” kurmak en önemli nokta, çünkü kişinin yalnızca fiziksel açlık hissettiğinde yemek yemesi, canının çektiği şeyleri tüketmesi ve her şeyden önemlisi doyduğunda durması gerekir. Yani bedenin verdiği sinyallere göre hareket etmelidir. Sürekli popüler diyetleri deneyen ve kilo dalgalanması yaşayan kişilerin en büyük problemi; uzun süre tek tip diyetler yaparak yoksunluk durumuna gelmeleri ve yemek yiyebildiklerini düşündükleri anda kontrol mekanizmalarını kaybetmeleridir. Bu durum psikolojide “yoyo-efekt” olarak ifade edilir. Bu noktada atılacak ilk adım, yavaş yavaş sağlıklı beslenmeye başlamak ve bunun sonucunda doğal olarak ideal kilonuza ulaşacağınıza inanmaktır. Yani “diyet” algınızı değiştirmek!

Bedeni Kabullenmek

Yıllardır diyet yapıp, her diyet sonrası tekrar eski kilosuna hatta daha da yukarısına çıkan, dolabında üç ayrı beden kıyafet bulunduran ve her sabah bedeninizle kavga ederek giyecek bir şey bulamayanlardan mısınız? O zaman önce kendi vücut tipinizi kabullenmekle başlamalısınız. Eğer kendinizi olduğunuz gibi kabul ederseniz, kilo vermeyi stres faktörlerinden çıkartmış olursunuz ve süreciniz daha sağlıklı ilerler.

Doğallığını Yitirmiş Yemek Davranışı İle Yüzleşmek

Kilo almaya sebep olan şey, yemeğin kendisi değil, tüketilme biçimidir. Porsiyon kontrolünü sağlayamayan kişiler, kilo problemi yaşarlar. Genelde bu kişiler yemek yemekten keyif aldıklarını iddia etseler de gerçekte yemek yeme eylemini stresle baş etme yöntemi olarak kullanırlar. Gerçekten yemek yemeyi sevenler, istedikleri yiyecekleri, gerçekten istedikleri kadar tüketen ve doyuma ulaştığında durabilen kişilerdir.

Yeme bağımlısı kişiler, özdenetimlerini yitirirler ve bu uzun vadede kendileriyle, bedenleriyle ve çevreleriyle ilişkilerinin kopmasına yol açar. Çünkü yeme bağımlılığının en önemli özelliklerinden birisi, gizli yeme davranışıdır.

Doğallığını yitirmiş yeme davranışının temel sebeplerini şu başlıklar altında toplayabiliriz:

  • Yalnızlıkla başa çıkabilmek için yemek
  • Yakınlık ve cinsellik korkusuyla başa çıkabilmek için yemek
  • Avunmak için yemek
  • Stresle baş edebilmek için yemek

Eğer siz de bu başlıklardan herhangi birisine yatkın olduğunuzu düşünüyorsanız, önce duygu durumunuzu, yeme davranışınızdan bağımsız bir hale getirmelisiniz.

Toplumsal Ritüeller ve Sonuçları

Her toplumda yemekle ilintili gelenekler ve ritüeller vardır. Bu ritüeller, “biz” kavramının oluşmasına destek olan davranışlardır. Özellikle bizim toplumumuzda…

Şişmanlığın Avantajları

“Şişmanlığın avantajı mı olur?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim 🙂 Olmaz tabii… Burada anlatmak istediğim, kilonuzun arkasına gizleniyor olabileceğiniz gerçeğidir. Başarmak istediğiniz ama kendinize güvenmediğiniz alanlarda, kilo probleminizi bahane ederek kendinizden saklanmanız. Bu noktada yapılacak en güzel şey, iç dünyanıza doğru bir yolculuk yapmak ve doğru cevaplarla geri dönmektir.

İncelmenin Dezavantajları

En temel sebep, “diyet” yapma korkusudur. Bunu en kolay atlatabileceğiniz yöntem, diyetisyenin hazırladığı sağlıklı beslenme programlarını uygulamaktır. Kısa vadede, yüksek kilolar kaybetme hevesiyle yapacağınız diyetler, sizi tekrar bıkkınlık noktasına getirecektir.

Normal Yemek Yemeye Geçmek

Normal yeme davranışı geliştiren kişilerin özelliklerine göz atarsak, bu maddeyi daha kolay uygulayabiliriz:

  • Sadece fiziksel açlık durumunda yemek yemek
  • Canlarının çektiği yiyecekleri tercih etmek
  • Sağlıklı beslenme konusunda bilinçli olmak (takıntılı değil)
  • Doyduğu anda daha fazlasını tüketmemek
  • Yiyecek seçiminde takıntılı olmamak

Yeme Davranışını Değiştirmek İçin Öneriler:

  • Kendinize doğru soruları sorun: Yaşadığım fizyolojik açlık mı yoksa psikolojik açlık mı?
  • Yemek yemeği keyif haline getirin ve yediklerinizin tadını çıkarın.
  • Doyduğunuz anda tabağınızı bırakın.
  • Bir kereye mahsus aç kalma deneyimi yaşayın. O zaman gerçek açlık ve duygusal açlık arasındaki farkı hissedeceksiniz.
  • Mide hacminizi göz önünde bulundurun.
  • Günlük menünüze mutlaka sevdiğiniz yiyeceklerden birini ilave edin.
  • Kendinizi diğer insanların kilo baskısından kurtarın.
  • Sürekli yediklerinizi düşünüp, hesaplayıp, suçluluk duymaktan vazgeçin.
  • İş sonrasında ilk önce dinlenip, sonra yemeğe oturun ki stres atma yönteminiz yemek olmasın.
  • Yemek saatlerinizi katı bir şekilde belirlemeyin. Düzenli beslenmeye başladığınızda, biyolojik saatinizin alarımı sizin için yemek saatinde çalacaktır.
  • Sürekli tartılmayın ve sürekli kilonuzdan bahsetmeyin.
  • Harekete geçin ve stres yönetiminizi bu şekilde sağlayın.
  • Yiyeceklerinizi planlamayın veya her zaman bir B planınız olsun.

Tüm bu yazdıklarımı okuduktan sonra, duygularınızı gözden geçirin ve geç kalmadan harekete geçin. Alışkanlıkların değişmesi yaklaşık 15-21 günlük bir süreçtir. Sanırım kocaman ömrünüzde kendinize ayırabileceğiniz 21 gününüz vardır 🙂

Herkese sağlıklı ve formda bir gün diliyorum…

Diğer Yazılarımız

Bize Danışın

Sorularınızı, önerilerinizi veya randevu taleplerinizi bize iletmek için her zaman buradayız. Sağlığınız ve beslenmenizle ilgili en iyi hizmeti almak için bizimle iletişime geçin. Size en kısa sürede geri dönerek, ihtiyaçlarınıza uygun çözümler sunmak için hazırız.